Erdoğan’ın Sivas hükümlüsü affı Danıştay’a taşındı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “sürekli hastalık” gerekçesiyle Sivas katliamı davası hükümlüsü Hayrettin Gül’ün cezasını kaldırmasına ilişkin kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Danıştay’da dava açıldı.

Madımak Oteli’nde katledilen halk ozanı Hasret Gültekin’in eşi Yeter Gültekin adına yapılan başvuruda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın insanlığa karşı suçlarda af yetkisini kullanamayacağı, bunun uluslararası sözleşme ve protokollere aykırı olduğu vurgulandı. Dilekçede, “Bu af, Sivas Madımak Katliamı benzeri insanlığa karşı suçların her an yeniden icra edilebilme koşullarının ne yazık ki halen ve yaygın olarak bulunduğu toplumsal yapıda, şeriat odaklarını cesaretlendirecek bir sonuç yaratacaktır” uyarısında bulunuldu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6 Eylül 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan kararla, Sivas katliamından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan ve 20 yıldır cezaevinde olan Hayrettin Gül’ün cezasını “sürekli hastalık” gerekçesiyle kaldırmıştı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Hasret Gültekin’in eşi Yeter Gültekin, söz konusu kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Danıştay 10. Daire’de dava açtı.

Sivas davası avukatlarından Şenal Sarıhan ve Hasan Cem Yılmaz imzalı dilekçede, Hayrettin Gül’ün affına ilişkin Cumhurbaşkanı kararının neden, konu, amaç ve yetki yönlerinden Anayasa’ya, hukuk devleti amaç ve uygulamalarına, kamu düzenin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi amaçlarına, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine ve taraf olduğumuz insanlığa karşı suçlara ilişkin uluslararası sözleşme ve protokollerine aykırılık oluşturduğu vurgulandı.

Dilekçede, kararın toplumsal alanda infial oluşmasına, hukuk güvenliği ve adalet duygusunun zedelenmesine, toplumun belli kesimlerinde ayrımcılık ve ötekileştirilme duygu ve algısının yerleşmesi ve derinleşmesine, toplumda birlik ve eşitlik duygusunun parçalanmasına neden olacağı uyarısında bulunuldu.

‘İnsanlığa karşı suçlarda af yetkisini kullanamaz’

Cumhurbaşkanının af yetkisini kullanmama yönünden takdir yetkisine sahip olduğu belirtilen dilekçede, “Ancak hükümlüye atılı suç yönünden ortada insanlığa karşı işlenmiş bir suç vardır. Bu tür suçlarda Cumhurbaşkanı sıfatı, yetkinin Anayasa’da tanımlanmış olması, Anayasa’nın 90. Maddesi ve konuya ilişkin Uluslararası sözleşmeler ışığında af yetkisi kullanılmasına izin vermeyecektir” denildi.

İnsanlığa karşı suç vurgusu

Doğal olarak bu yetkinin, “affın getireceği kamu yararının” değerlendirilmesi gerektiği ifade edilen kararda, şu değerlendirme yapıldı:

“Af, genel olarak, toplumdaki barış ve adalet duygularının tatminine yönelik bir işlemdir ve toplumsal barışı amaçlar. 35 insanın yakılarak öldürülmesi olayının failinin Cumhurbaşkanı iradesi ile gerçekleşmiş olması büyük bir infial yaratmıştır. ‘Af’ işlemi, esas olarak adli ve idari alanda geçmiş hataların onarılması ve ülke vicdanının rahatlatılması ve verilen kararlar ya da yapılan işlemler nedeni ile ortaya çıkan ayrışmanın ve öfkenin bastırılması amacını taşır. Başka bir deyişle amaç barışın sağlanmasıdır.”

‘Çocukları yakan bir sanık’

Dilekçede, Hayrettin Gül’ün, bir kültür etkinliği için Sivas’a gelmiş genç- yaşlı insanları şer’i bir düzen kurulması amacı ile yakarak katletmiş sanıklardan biri olduğuna işaret edildi. Yakılanların arasında 12’sindeki Koray Kaya, 14’ündeki Menekşe Kaya’nın bulunduğuna işaret edilen dilekçede, şöyle devam edildi:

“Bunlar çocuktur. 65’indeki Asım Bezirci, Asaf Koçak gibi Metin Altıok, Behçet Aysan, Nesimi Çimen gibi değerli sanatçılar, , henüz öğrenci ya da yeni mezun, filiz gibi onlarca genç vardır. 46 insanımızda kendi çabaları ile ağır yaralı ya da sağlam ama ömürleri boyunca unutmayacakları ağır bir travma ile kurtulmayı başarmışlardır.”

‘Yakın yakın diye bağırdı’

Dilekçede, Hayrettin Gül’ün Madımak Oteli önünde araçların ters çevrildiği bir sırada “yakın, yakın” diye bağırarak sanıkları yönlendirdiği, olayın asli faili olduğu vurgulandı. Dilekçede, Emniyet Amiri Sami Ece’nin Hayrettin Gül’ü teşhis ve duruşma tutanağındaki anlatımı ise şöyle özetlendi:

“Otele taş attı. Slogan atıyordu. Ayrıca ‘Yakın!’ diye bağırıyordu. Topluluğu otel önünden uzaklaştırmak için gayret sarf ederken, ‘Siz Müslüman değil misiniz? Kafirleri niye koruyorsunuz?’ diye bize bağırdı. Ben onu itekledim. Bu sefer ‘Bunkar kafir!’ diye topluluğa seslendi. Halkı polise karşı kışkırtmaya başladı.”

Dilekçede, Cumhurbaşkanı’nın af kararının adaleti bütünüyle ihlal eden bir işlem olduğu belirtildi. Kararda, “Sivas Katliamı faillerinden birinin çıkarı ile adaletin gerçekleşmesi, bir daha öyle katliamların yaşanmayacağına ilişkin toplumsal inanç ve güvenlik duygusunun oluşması bağlamında mağdurların ve tüm toplumun çıkarı arasında, failin çıkarını üstün tutan, toplumsal yaşamın çerçevesini oluşturan ‘ahlaki ölçüyü’ yani adaleti bozan, hukuka ve hukuk devleti ilkesine aykırı bir işlemdir” denildi.

Dilekçede, bu kararın Cumhurbaşkanı’nın görev tanımına ve yeminine aykırılık oluşturduğu belirtilerek şu uyarıda bulunuldu:

“Bu af, Sivas Madımak Katliamı benzeri insanlığa karşı suçların her an yeniden icra edilebilme koşullarının ne yazık ki halen ve yaygın olarak bulunduğu toplumsal yapıda, şeriat odaklarını cesaretlendirecek bir sonuç yaratacaktır. Böylesi girişimlerin yaratacağı korku ve güvensizlik, kişilerin yaşama hakkını, kişi özgürlüğü ve güvenliğini, maddi ve manevi varlığının korunmasını ve geliştirilmesini, toplumun huzur, refah ve adalet içinde yaşatılması koşullarını ortadan kaldıracaktır. Belli toplumsal kesimlerin kendilerini sürekli tehdit altında, devlet korumasının ve hukuk güvenliği alanının dışında duyumsamalarına yol açacaktır.”